16 Mart 2021 Salı

  CANI  CEHENNEME

Canı cehenneme rahat uyuyanın
Kapısını örtenin perdesini çekenin
Yüreği yalnız kendiyle dolu olanın
Duvarları ancak çarpınca görenin
Canı cehenneme başkasının yangınıyla
Evini ısıtıp yemeğini pişirenin.

Bahçesine dek gelen alevleri
Şehrayin sanan aptalın
Canı cehenneme, camlarında
Parçalanmış cesetler uçarken
Bir iğdiş incelikle çiçekleri sulayanın.
Mutfakla yatak odası arasında
Çarşılarla gövdesi bencillik hırsı
Yılgınlıkla yenilgisi arasında
Dünyayı tüketenin canı cehenneme.

Orda dağlar bir mezarlık
Bulutlar kan salkımı sular toprakta düğüm
Orda evler oda oda kanarken
Burda yeşerenin canı cehenneme.

Ey bir halkın gözyaşıyla ruhunu yıkayan kin
Ey zulümle yükselen başarı
Ölü sayısına endeksli maaş;

Uzun masallar ardında mağrur
Boynunda ölüm çanıyla oturan güç
Senin de senin de canın cehenneme
Ey sultan hamit tuğralı korucu alayları
Kardeşi kardeşe kırdıran siyaset. . .

Bir gün elbet bir gün elbet
Örter üstünü bu ağır yanlışın
Sevgiyle, yalnızca sevgiyle işlenen
Bir dal incelik, bir simli gülüş
Bir kardeş mavi. 

Şükrü ERBAŞ

 

USANDIM

 

Bira içene düşman, Hırsızlık yapana hayran olanlardan  usandım ..

Kadının saçını dert edip, Canını dert etmeyen adamlardan usandım..

 Evine alışveriş yapmayıp, Pavyondan çıkmayan yavşaklar dan   usandım...

Cebinde icra kağıtları ile gezenlerin; Almanya bizi kıskanıyor demesinden usandım..

 Şeyhine badelenip , Mustafa Kemal’e sövmeyi ibadet sananlardan usandım..

 Vakıflardaki tecavüze susup, Parkta oturan gençlere çatanlardan usandım..

 Kirasını  ödeyemeyenlerin; Saraydakilere  alkış tutmasından usandım..

 Zalime boyun eğen; Elinde tespihle garibana  atar yapanlardan usandım..

 Komşusu aç iken; Tıka basa yeyip kapısını kilitleyenlerden usandım ..

 Kendinden güçlüden korkup; Kendinden Zayıfı ezen, yavşaklardan usandım...

 Arkadan konuşup; Yüzüne gelince dansöz gibi kıvıranlardan usandım..

 Tek sermayesi memesi  olup; Ahlakına  hiç müşteri çıkmayanlardan usandım..

 Müdürünün yanlışına  el pençe durup; Çaycıya bağıran godoşlardan usandım..

 Takvim yaprağını  okuyamazların: Dokuz kitap yazmış Atatürk’ü eleştirmesinden usandım..

 Çocuğuna ayakkabı almayıp ; Sevgilisine araba alanlanlardan usandım ..

 Doğalgaz faturasını ödeyemeyenlerin;

Karadeniz’de rezerv bulduk demesinden usandım..

Sarık cübbe kuşanarak  edindiği ruhsuz taklitçiği; Takva diye satanlardan usandım.

 Malı Parayı biriktirip biriktirip; Yiyemeden dünyadan göçenlerden usandım..

 Ömründe bir kez tatile gitmeyenlerin;

Turizmde bir numarayız demesinden usandım..

 Mazota zam gelince; Ben zaten hep 50 liralık alıyorum diyen embesillerden usandım..

 Bu faiz enflasyon nolacak deyince ;

Bayrak inmez, ezan dinmez diyenlerden usandım..

 Torpille işe girenlerin: Rakı içenlere bu haram değil mi demesinden usandım ..

 Türkiye’miz cennet diyip; 20 senedir Avrupa’dan gelmeyenlerden usandım..

 

Velhasıl Dostlarım ..

 Sırtlanlarla bir olup Aslan avına çıkan ineklerden..

 Kartallar için uçuş belegesi düzenleyen acemi ördeklerden usandım ..

Hüseyin Er

13 Aralık 2007 Perşembe

ilk sayfam

ARICILARA MEKTUP-1
YÜKSEK MİKTARDA BAL ALMA YÖNTEMİ
Yıllardan beri bir çok meslektaşlarımın kendi aralarında yaptıkları sohbetlerde sürekli olarak istedikleri hedefleri bir türlü tutturamadıklarını söyleyip durduklarını gördüm.

Ne yazık ki bu sohbetler, sadece bir yakınma ve şikayet sınırından öteye geçmemektedir.Arıcılıkta en güzel yol, yeterli bir tecrübe ve deneyim düzeyine gelene dek, her sezonun başlangıcından, sezon sonuna kadar yaptığınız her şeyi not tutmaktan geçmektedir.Ve sezon sonunda tutmuş olduğunuz bu notların değerlendirmelerini yapıp hedeflediğiniz miktarda verim alıp alamadığınızı yargılamalısınız.

Sürekli olarak, iklim şartlarından, arının gelişmemesinden vs kendinizce sebepler ortaya koyup onlarla oyalanarak zaman kaybetme yolunda yürümekten acilen vazgeçmelisiniz.Üç yıl aynı sonuçlarla yolunuza devam ediyorsanız, ellerinizi şakaklarınıza dayayıp, tutmuş olduğunuz notlarında veri tabanlarını değerlendirmeye alarak yapmış olduğunuz yanlışlığı ortadan kaldırmalısınız.

Sitedeki bir çok yazılarımda bu konuya defalarca değinmiştim, ancak bu yazımda olaya tüm detaylarıyla değinmeye çalışacağım.

l- Öncelikle, kullandığınız arının arıcılık yaptığınız yöreye uyum yapıp yapmadığına kesin kanaat gelmeniz gerekmektedir.

2- Güz askeri veya kış askeri tabirleri kullanılan, Eylül ayı içinde başlayıp, Ekim ayı içinde son bulacak olan şuruplama işini yapmanız gerekmektedir. (Bölgesel güz askeri şuruplama tarihleri değişken olabilir.)

3- Parazit, Yumurta dönemi arı hastalıkları ile, ergin arı hastalıkları ile (Varsa) mücadelesinin yapılması gerekmektedir.

4- Yaşlı ana arıların değiştirilmeleri sezon içinde en geç Ağustos ayı içerisinde tamamlanması gerekmektedir.

5- Gerekli tüm işlemleri yaptığınız halde, sıhhatli bir kışlamaya hazırlanamayan kolonilerinizi hiç vakit kaybetmeden, doğal flora kokulu oda parfümleriyle birleştirmelisiniz. Zayıf onlarca arı kolonisinden güçlü birkaç koloni daha fazla verim demektir.

6- Bölgesel ve yöresel arıcılık bilgilerini yurdumuzun tüm bölgelerine adapte edemeyerek, arının yeterli balı var şerbetleme (Şuruplama) işine ne gerek var yanlışına düşülmemelidir. Unutmayın ki ana arı Eylül ayına kadar mevcut nektar ve polen akışına eş değerde yumurtlamaya devam edecektir. Amacımız, mevcut kolonilerimizi kış mevsimine yeterli yiyecek ve en yüksek asker kapasitesi ile hazırlayabilmektir.2006 sezonunda ortaya çıkan arı sönmelerinin ana faktörlerinden bir tanesi de, güz mevsiminin uzun ve KURAK geçmesinin olduğunu hatırınızdan çıkarmayın.

Kovan içinde yapılması gereken tüm işlemleri tamamlayarak, kışlık düzene geçme işinde ise yapılması gerekenleri şöyle sıralayabiliriz.

l- Kovanlarınızın uçuş deliklerini güney istikametinde olmasına gayret edin.

2- Kovanlarınızı toprak zemin üzerine bırakmak yerine, en az yerden 35 cm yüksekliğe kaldırmalı ve uçuş deliği yönünde % 2 ila % 3 lük bir meyil vermeye gayret edin.

3- Kovan içinde arılı peteklerin haricinde kalan boşlukları, öncelikle bir bölüm tahtası ile bölüp, kalan boşluğu rutubet emici maddelerle doldurmalısınız.

4- Çerçeve üzerine kapatacağınız örtü bezlerinin rutubet emici bezlerden olmasını sağlamalısınız.

5- Kovan içinde oluşabilecek rutubetli havanın, düzenli bir şekilde kovandan dışarı atılabilmesi için, örtü bezinin bir köşesinden 1 cm lik havalandırma deliği açmalısınız.

6- Gerek yağışlardan dolayı, kovan deformasyonuna, gerekse yağışların kovan saçlarına vuruş seslerinden koloni içindeki arıların strese girmelerine engel olmak için, kovan kapaklarının üzerine ambalaj kartonu döşemelisiniz.

7- Şeffaf ve ışığı geçirebilen naylonlardan ziyade koyu renkli naylon brandalar tercih etmelisiniz. Zira ışı geçirebilen naylon malzemelerin aralarına arıların girerek öldükleri bilinen bir gerçektir8- Koruyucu naylon brandanın, kovanların üst kapaklarındaki ön havalandırma deliklerini kapatmamasına dikkat etmelisiniz.Yukarıda vermiş olduğum, kovanların toprak seviyesinden yükseklik miktarı ılıman veya orta şiddetli kış şartları içindir. Aşırı kar yağışı alan bölgelerimizde arılarını kışlatacak olan meslektaşlarımızın, kendi bölgesel ve yöresel tedbirlerini almaları gerekmektedir.İzah etmeye çalıştığım doğrultularda, kış dinlenmesine bıraktığınız kolonilerinizi erken ilkbaharın ilk günlerinde, sürekli olmamakla beraber ısının uygun olduğu günlerde işçi arıların kolonilere polen taşıdıklarını gördüğünüz anda, kek verme zamanının geldiğini anlamalısınız.
AKILSIZ YORUMCULARIN

*Arı bu kadar erken uyandırılmaz,

*arı kekle beslenmez,

*aşırı çoğalırsa durduramazsınız gibi

ASILSIZ YORUMLARLARI İLE BOŞUNA ZAMAN KAYBETMEYİNİZ .

Muhterem dostlarım kaç kolonilik arınız olursa olsun. Şu asılsız tabiri kullandığım yorumlara takılmak veya takılmayıp kalkınmak sizin anlayış ve maddi imkanlarınız dahilinde yapabileceğiniz oluşumlardır.


  • Erken ilkbaharda asıl yapılmaması gereken ise, şurup şeklinde yapılacak olan arı besleme şeklidir. Değerli meslektaşlarım, seyyar arıcılık yapan ve bu işi yıllardan beri devam ettiren meslektaşlarımın dahi, birçok sezon yeterli düzeyde verim alamadıkları bir gerçektir.Şekerden bal olayına çalışanlara söyleyecek Hiçbir sözümün olmadığını bir kez daha belirtmek istiyorum. Sabit arıcılık yapan meslektaşlarımın ise bulundukları yerin, nektar akış tarihi ile geriye dönük bir hafta boş, kalan gün sayısını 51 gün hesaplama sistemi ile arılarını düzenli bir beslemeye tabi tutmamalarından kaynaklanmaktadır.Bu beslemenin ilk periyotu, katı besleme sistemi olan kek ile, ısının l6 – l7 derecelik düzeye çıktığı günler itibariyle de şerbetle besleme (Şurupla) besleme sistemine geçilmesi gerekmektedir. “ Şurupla Besleme sistemine geçildiği günlerde olası bir soğuk hava sisteminden dolayı beslemeye şurupla değil kek ile devam edilmelidir; aksi takdirde soğuk ve rutubetli bir havada verilecek şerbet arılarda barsak enfeksiyonlarına sebep olmaktadır”.

Arkadaşlar, 5l gün besleme meselesinden şunları çok iyi anlayıp kavramalısınız. Bildiğiniz gibi işçi arılar 2l günde petek gözlerinden çıkmaktadırlar. 5l günlük zaman içinde iki defa peteklerinizden genç işçi arı çıkacak demektir. Bu 42 gününüzü alacaktır. Gerek dilden dile, gerekse literatürlerde bal arıları ömrünün son 10 gününde en yüksek tarlacı (Nektar toplama) arı seviyesine gelmektedir. Dikkat ederseniz 51 günlük besleme gün sayısı ile 42 günlük yavru çıkma süreci arasında 9 günlük bir zaman vardır.


Ve yine yukarıda yaptığım açıklamada nektar akımının başlangıcından bir hafta önce beslemenizi tamamlayın demiştim. Evet dostlarım anlatmak istediğimi kavradığınız zaman ve uygulayarak ta denediğiniz zaman ne demek istediğimi daha iyi anlayacaksınız.Şimdi 51 günlük besleme sürecinde yapılması gerekenlere gelelim.İklim şartlarının uygun olmadığı zamanlarda kek ile (Katı besleme), uygun olduğu zamanlar şuruplama ile (Sıvı besleme) yaptığınız günlerde arılarınızda yumurta alanlarını hızlı bir şekilde genişlettiklerini göreceksiniz.Bu şekilde bir genişlemeyi gözlemlediğiniz anda, en az l0 gün kadar arınızı bölüm tahtalarınızla sıkışık düzende götürün (Kuluçkalıkları dolu olmayan arılar için) .Kuluçkalıları dolu arılar içinse, yine on günlük bekleme sürecinde kışlık stok olarak bıraktığınız ballı çerçevelerden bir veya iki tanesini alıp, muhafaza etmek üzere bir kovana stok yapınız. Aldığınız ballı peteklerin yerine ise, elinizde bir önceki sezondan saklamaya aldığınız örgülü ve parlak peteklerden arının sarkmasına cevap verecek şekilde koloniye vermeniz olmalıdır.Bu şekilde yapacağınız uygulama, koloninin ballı petekleri düzenleme ve ana arının yumurta atacağı alanları temizleme esnasındaki zaman kaybını en az süreye indirecektir.Umarım vurgulamak istediğimi anlamışınızdır.Bir sezon öncesinde arıların örgü yaptığı ancak nektar akışının bittiği günlerden kalan çerçeveleri yukarıda bahsettiğim sarkma olayı görüldüğü anda, en dış kısımdan değil çerçevelerin orta yerlerinden iki çerçeve arasını açarak vermeniz olacaktır. “Sarkma mevzuatı görünmeden vermeyiniz”


Arkadaşlar, imkanlarınız dahilinde, esmer veya siyahlaşmış petekleri yeni bir sezonda kolonilerinize vermemeye gayret ediniz. Zira bir peteğin rengi ne kadar koyulaşmış ise o kadar o petekten o kadar yavru çıktı demektir. Her canlının bir zar içinde dünyaya geldiğini unutmayalım. Arılarda bir zar içinde dünyaya gelirler. Her yavrunun çıkışında petek gözleri sürekli olarak küçülmekte ve işçi arılarınızında gerek boy, gerekse cüsse bakımından daha cılız çıkmalarına meydan verirsiniz.Önerim odur ki, eski peteklerinizi ve sağım sonunda elde ettiğiniz mumları cüzi bir para karşılığında değiştirmeniz ve sürekli olarak yeni temel petek kullanmanızdır.


Bu açıklama ve öneriden sonra, yeni temel peteğin kolonilerimizin ihtiyaç duyduğu anda verilme şekline gelelim.


Kuluçkalığı doldurmamış ortalama 5 ile 6 çerçeve olan arılarınız sarkma görüntüsünü verdikleri anda, bölüm tahtasını vereceğimiz çerçeve mesafesinde aralayıp veriniz. Bir iki gün içinde verdiğiniz peteğin gerek arıya gelen tarafı gerekse her iki tarafı işçi arılar tarafından örülmüş ise, en dipteki ballı stok çerçevenin önüne ilk verdiğiniz yönün tersini çevirerek indiriniz.Bu defa iki veya üç gün bekleyip arının tekrar sarkma yapıp yapmadığını kontrol ediniz. Eğer sarkma yine kendini göstermiş ise petek verme işlemi aynı, bekleme süreci aynı, fakat dipteki ballı stok çerçeve dahil 3 atlayıp bir önüne çerçeveyi vereceksiniz.Bu süreç koloni tabanı doldurana kadar aynı atlama ve bir öne verme uygulaması ile kuluçkalığın doldurulması sağlanır.Kuluçkalıkları dolu olarak erken ilk bahara çıkan arıların daha aktif bir gelişme sergileyeceklerini göz önünde bulunduracak olursak, bize çok büyük avantajlar sağlayacağını da iyi değerlendirmemiz gerekecektir.


Bu şekildeki güçlü kolonilerimizden, beslemeye tabi tuttuğumuz ikinci haftanın tamamlandığı günlerde kapalı yavrulu çerçeveleri, ısının uygun olduğu saatlerde diğer zayıf kolonilerimize destekleme olarak kullanmalıyız.Bu sisteme, yurdumuzun bir çok bölgelerinde arı seviyeleme işlemi denmektedir.Değerli meslektaşlarım, konu başlığından buraya kadar anlatmaya çalıştıklarımı çok dikkatli bir şekilde okuyarak zihninizde olayı canlandırmaya çalışınız.


Her bölgenin ama kısa süreli, ama uzun süreli bir nektar akışı vardır. İster kısa süreli olsun, isterse uzun süreli nektar akışının olduğu yer olsun fark etmez arkadaşlar. Eğer sizler yukarıda anlattığım 51 günlük besleme sistemini tam anlamıyla uygularsanız, nektar akımın ilk günlerinde, Allahın da izin ile arılarınız l4 , l6, l8 çerçeveye ulaşacak veya birinci katı ful etmiş olarak hazırlanacaktır.


Bu açıklamayla yukarıda bahsettiğim, işçi arıların ömürlerinin son 10 günlerinde en üst tarlacı arı olma yeteneklerini kazandıkları ibarem arasında lütfen bağlantı kurun.Ve düşünün arkadaşlar, 80.000 ile l30.000 asker sayısına çıkan bir koloninin tarlacı arı sayısı ile, l5 ile 20 bin askerle nektar akışına kavuşan kolonilerin nasıl bir fark içinde olduklarını düşünün bakalım.


Bir işçi arının bal kursağında her bir seferde ortalama 10-15 mg bal nektar getirdiğini biliyoruz.Her bir arınında günde ortalama 10 sefer yaptığını da biliyoruz .(Değerler Ortalamadır ,bazı şartlara göre artabilir veya azalabililr )10 bin işçi arı*10 sefer =100 bin sefer.Bu değerleri yerlerine koyduğumuzda ne demek istendiği gayet iyi anlaşılacaktır.


Buraya kadar yaptığım açıklamalara ek olabilecek ve seyyar arıcılık yapan arkadaşlarımızın, ikinci veya üçüncü konaklamak istedikleri yerlerde, mevcut arı mevcutlarını nasıl yönetmeleri gerektiği hususlarını ise SEYYAR ARICILIĞIN İNCELİKLERİ başlıklı yazımda izah etmeye çalışacağım inşaallah. sayın Ahmet BİRBİLEN abimize sevgi ve saygılarımı sunuyorum